Blog Arşivi

18 Aralık 2024 Çarşamba

ÇÖPLÜĞÜ KİRLETENLER..

 


                                                                                              1.12.2024

  

            BEN SANA MECBURUM 

           
neden kız kardeşlerim
niçin saklanıyorsunuz
niçin peçelerin peştamalların arkasına gizliyorsunuz
nur yüzünüzü
sık ve sert sıhhatli siyah saçlarınızı
cömert ağzınızı
neden kız kardeşlerim
hep böyle bir şeyden korkmuş gibi huzursuz
hep böyle bir şeye kızmış gibi öfkeli
acı ve alaca gözleriniz
daima gölgeli
niçin kız kardeşlerim
kim geçerse geçsin yanınızdan
ışığı kendinize haram ediyorsunuz
bir vücut noksanını saklar gibisiniz
utanıyorum utancınızdan
neden kız kardeşlerim
niçin saklanıyorsunuz
görmek istemez miyim hünerli ellerinizi
yastık örtülerine çitlembik gözlü kuşlar işleyen
çay takımlarına mor menekşeler
hercaî menekşeler dizi dizi
kız kardeşlerim
görmek istemez miyim ellerinizi
buğday sularına batmış ölesiye ırgat
hızlı ve çabuk teknede hamur yoğururken
çamaşır günleri bambaşka hamarat
bir erkek eli kadar yiğit ve kararlı
dağ kuşlarının pençesi gibi çevik
yırtıcı üstelik
çocuk doğururken
hem gözlerinizi de görmek isterim
ne zararı var
bütün kirpikleriyle üzerime açılsınlar
hem tüyleri yaldızlı boyunlarınızı
herhangi bir sokağı ilkbahar gibi bir anda şenlendiren
tepeden tırnağa çiçekli giyimlerinizi
alnınızdaki mavi damarcıkları da görmek isterim
her şeyinizi…

                       

Atilla İlhan

 

           

 

Atatürk’ün askeriyiz andıyla her zaman olduğu gibi, diploma törenlerinde yemin eden mezun Teğmenler, ihraç ediliyormuş söylentisi umarım öyle kalır. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nde asla olamayacak böyle bir karar yine de alınırsa, iyi bilinsin ki böyle bir karara onay verenler paket halinde, ebediyete kadar yaşayacak Türkiye Cumhuriyeti tarihinin çöplüğündeki diğer çöpler arasında, bırakın yer almayı ancak kaybolacaklardır.

 

Çünkü bu karar, yarın tek adam Devletinin, her Atatürkçünün de yakasına yapışmasına, emperyalist mandası yöntemiyle Bir başlangıç oluşturur. Ki bu esasen BOP eş Başkanından istenen ve beklenen bir görevdir. Bu nedenle de kiminle dans ettiğimizi bilelim. Aslında bütün bu yapay uğraşlar, artık hükmü biten bir İktidarın, zamana karşı oynadığı son çırpınışlarıdır. Bir göçmen ülkesine dönüşen Türkiye, Türklerin içlerindeki azınlıkları kişilik haklarıyla himaye ettikleri her ne kadar biliniyorsa da ülkelerinde kendileri giderek azınlık durumuna düşünce ne olduğunu veya ne olacağını, bizim artık düşünmeye başlamamız gerekiyor.

 

Aynı bağlamda göçmen deposu haline gelen Türkiye’yi bölme hesapları yapan USA ve Trump, bakalım Meksikalı göçmenlerle nasıl baş edebilecek. G20 toplantısı bahanesiyle, karnavalları eksik olmayan Brezilya’yı tam da yıl başı öncesi yeni karnavalların hazırlık döneminde Erdoğan’ın, G20 içinde yer almayan ülkesini temsilen, avenesiyle birlikte ziyaret etmesinin, sizce de ne amacı olabilir acaba? ‘Zihniyetim bu’, diyor arkadaş. Ne var ki menfaate göre değişen zihniyete, zihniyet bile denemeyeceği için, böyleleriyle değil tartışmaya, konuşmaya bile gerek kalmadığını unutuyor ya da bilmiyor.

 

Gülen öldü, örgütü devam ediyormuş. Örgütten şimdi FETO namlı yeni bir çakma İslam, Vatikan Tarikatının, hemen oluşturulduğunu veya oluşturulacağını düşünmek hayalcilik olmaz. USA emperyalizminin, daha başından itibaren Dünya genelinde yumuşatılarak salt biat kârlar haline getirilmiş bir Müslüman toplumu yaratılarak ve onların kitle halinde sömürülmesini sağlamak, elbette tartışmasız bir BOP Projesidir. Bunun içinde Dolar finansmanıyla FETO kurulup bütün Müslüman toplumunu mandalaştırmak nedeniyle, şüphesiz ki ilk okullardan itibaren üniversitelere kadar dayanan bir genelde FETÖ okulları açılmıştır.

 

Ve en fazla da korktukları Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk devrimlerinin imha çalışmasına başladılar. Tamamen kontrol altındaki biat kâr Erdoğan ve AKP’sinin daha da sıkı kontrol edilebilmesi için yapılan bol marifetli bir Sarayın içine kapatılan ve itibarından ödün vermeyen tek adam siluetiyle, tam da istedikleri bir kurguyla, ellerindeki İktidarı işler hale getirdiler ve biz de bu günlere geldik. Yoksa emperyalist yönlendirmeye uyarak Türkiye’nin tehdit altında olduğunu topluma kabul ettirmek için, yine orduyla oynayarak malzeme mi toplamak istiyorlar? 3 Asır önceki 1789 Fransız Halk Devrimi bütün Dünyaya, Tiranlığı yok eden bir demokratik halk irade ve idaresini tanıtmıştır. Ve bu irade zorunlu Vendee olayından sonra bile Dünyaya, kesintisiz örnek olabilmiştir. Oysa bugünlerin Türkiye Cumhuriyeti’nde, yüz yıldır var olan ve gelecekte de var olması gereken böyle bir birlikteliğin, olamayacağı düşünülemez bile.

 

Hele de Nasuh Mahruki gibi kendini Türkiye’den başka Dünya genelinde bile kanıtlamış vatansever ve Everest Fatihi bir gönül adamını, Ahmet Özer klasiğiyle apar topar tutuklamanın, tarihi çöplüğü bile kirleteceği bilinmelidir. Bu arada Özel’in Cumartesi konuşmasında, her şeyi söylediği ve açık bir kapı da bırakmadığı derhal tespit edilmiştir herhalde. Tabiidir ki, bu söylenenlerin sadece laf değil; ama en yetkili ağız tarafından söylenmesi, onların vaat olarak alınmasını da şüphesiz gerçekleştiriyor. Enflasyonun, kontrol mekanizması olmayan İktidar nedeniyle, liberal ekonomi var diyen esnafa terk edilmesiyle, her tezgâhta farklı fiyatların uygulandığı bir Pazar yerinde bile, önünün alınabilmesi imkânsız hale gelmiştir.

 

Oysa sorumlular hala abesle iştigal ederken, İktidar değişimini de aslında kaçınılmaz bir ortama, otomatikman taşımışlardır. Ve bu nedenle de vatandaşa artık başka söz bırakmamışlardır. Arpayla, samanı bile ayıramayan bir İktidarla ne kadar yol alınabilir, bunu yorumlarınıza bırakıyorum. Bu arada dijital seçim yapılması isteği, hem de bir bilişim uzmanı olarak, inanın yüreğimi hoplattı. Dijital seçim yerine yarım kilo ciğer alın ve ‘sakın dokunma’ diyerek kedinize emanet edin, inanın daha güvende olursunuz. Geçen seçimde halk birliği önünde bütün söylediklerini, Hâkim karşısında da bire bir savunan Kılıçdaroğlu, yine halkın gönül sesi olarak büyük bir sevgi seliyle kucaklanırken, yine Erdoğan gecelerinin kâbusu olmayı bildi.

 

Üçüncü Dünya Harbi çıksa ne olur. En azından, ikinci Dünya Harbine benzemez ve komşu Devletler de birlikte yok olur. O halde bizim yetkili biraderler, ille de savaş lafları edeceklerine önce ana resmin bu tarafına odaklanırlarsa, belki de savaş lafları etmekten vaz geçer ve ülkeleriyle birlikte kendi güvenliklerini nasıl sağlayacaklarını düşünmeye başlarlar herhalde.

 

Ukrayna da artık askeri adam kalmadığı için ve Rusya’nın da salt konvansiyonel güçlü füzeleriyle şimdiden harp galibi olacağı nedeniyle, şayet yakında NATO güçleri dışarıdan harbe katılırlarsa, nükleer füzelerle karşılaşacaklarını ve aslında o zaman Dünya savaşının da başlayacağını bilmelidirler. Bir zamanlar İngiliz sömürgesi olan Hindistan’ın bugün İngiltere’nin Dünya markası olan otomobili Jaguarı alması, zamanın nasıl değiştiğinin ve evrimin nasıl geliştiğinin de en bariz göstergesi olmuyor mu? Bu nedenle de akıl, sabır ve sükunetin mukadderatın anası olduğunda buluşmak da insana yakışandır mutlaka. Kılıçdaroğlu savunmalı bildirgesinde, muhteremin söylediklerini herkes duymuş ve aklına yerleştirmiştir şüphesiz.

 

O halde teğmenlere açılan, birilerinin Atatürk takıntılı disiplin soruşturmasına şaşan, bilhassa da son 23 yıllarını olgun yaşlarında geçiren ve milliyetçi geçinenlere asıl ben şaşırıyorum. Kılıçdaroğlu ’nu da izlediyseniz şayet, o halde bugüne kadar başımızdaki etki ajanları tarafından açıkça yürütülen BOP ritüellerine şaşırıp ses çıkarmadığınıza göre, şimdi şaşırın artık istediğiniz kadar! Yalnız Erdoğan’ın Bahçeli ile vizyon uyuşmasından bahsetmesi, aslında Bahçeli tarafından yönlendirildiğinin de açık göstergesi oluyor. Bahçeli kendi siyasi ömrünü biraz daha uzatabilmek için Erdoğan’a akıl hocalığı yapıyor. Ne var ki Erdoğan bu telkine kapılırsa, Cumhur başı olarak daha da büyük bir töhmet altına gireceğinden, gelecek günlerinin daha da kaotik olacağını acaba düşünebiliyor mu?

 

Bir de kıssadan hisse diyelim, teğmenler neden mi tasfiye edilmek isteniyor, Atatürkçü oldukları için. Şimdi sırada Cumhuriyetçi Türk halkı da var desenize! Peki ya sonra! Son değişlerinde DEM Partisi ile İmralı’nın görüşmesini isteyen Bahçeli’nin bu mealdeki telkini, Cumhur ittifakının muhtemel devamı için, DEM Partisi ile yapılacak bir koalisyonla, Anayasayı değiştirip, Erdoğan dönemini uzatma çabası olarak ele alınabilir kuşkusuz. Ne var ki Cumhuriyetimizi daha da karartacak böyle bir durum, yani DEM Partisi bu oyuna gelirse şayet, Cumhuriyet Türkiye’sinin, Kürt kardeşliği bölünemez eşitliği, özleminin de sonunu getirir.

 

Gözleri görmez, kulakları duymaz, muhtemelen de çip yerleştirilmiş kafalarıyla yönlendirilmiş bir çıkmaz yolda yürütülmektedirler. Dolayısıyla bunlara yarı insan, yarı robotlar da diyebilirsiniz. Kapalı devrelerinin arasına giremeyeceğiniz için de iletişim şansınız olamayacağından, patlama anını beklemekten başka da bileşim şansınız yoktur bunlarla. O noktaya da fazla bir şey kalmamıştır esasen. Çünkü adamlar hala ölmüşü, nafile yere diriltme çabası içindedirler ki bunun da asla karşılığı yoktur.

 

Salt devrimsel sonuçla varılacak son nokta, anayasal milli meclisiyle ve inşallah, bir zamanlar sahip olduğumuz; ama yaşatamadığımız, Senatosuyla da milli varlığını koruyan, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’dir. Çünkü, bugün bütün açmazlarına rağmen, federe Devletler ülkesi USA’nın hala üniter Devlet olarak yaşıyor olmasının tek nedeninin, bizim 61 Anayasamızda da mevcut olan Senatosu olduğunu, ben tekrar yazayım da eski yazımı okumuş olanlar belki anımsarlar. Ve hiç unutmayalım ki, şayet ömürleri açıkta geçen çobanların bile koruyucu abası olan Senatomuz yaşasaydı, anayasal Meclisimizin milli ve homojen yapısı asla bozulmamış, biz bütün dönek siyasilerden kurtulmuş ve bugünkü AKP salgınını da yaşamıyor olurduk. Ayrıca Devletçiliği ön Türklerden öğrenmiş olan USA’nın, kendisininkinden başka diğer bütün Senatolara karşı olmasının nedeni ise, baş emperyalist olduğu içindir hiç şüphesiz. Ki bunu da asla unutmamalıyız.

 

                                                                       Serendip Altındal

Özünüz Birliktir...

Özün Kişiliğinin Aynasıdır (Eski makaleler)

serendipaltindal03.blogspot.com

serendipaltindal94@gmail.com

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YALANLAR ÖLÜMLÜDÜR..

                                                                                                        15.12.2024                  ...