Blog Arşivi

1 Şubat 2023 Çarşamba

SARAY FARELERİ..

 


            Bugünlerde oluşan gelişmelere göre; Bahçeli bütün siyasa çevresine, Erdoğan’ın etrafında birleşelim gibi aykırı ve teamül dışı bir teklif ileri sürüyor. Sizce bu, MHP’nin seçimlerde barajı bile tutturamayacağı korkusu nedeniyle olabilir mi acaba? Nitekim bu teklifin arkasından da seçimlerin; aslında 6’lı masadan da onay gelmeyeceğini bilerek, Mayıs ayında yapılması teklifinin de Erdoğan’ın yeniden adaylığını sağlayabilmek amaçlı olduğu kesindir. Lakin HDP’nin kapatılmayacağı söylentileri, AKP ile arada bir uzlaşı olduğunu da gösteriyor olabilir. Ki başka da bir gerekçe görülmüyor aslında.

 

Demek ki hala her bağlamda ahı gitmiş vah ı kalmış bir Erdoğan’ı, elan bir kurtuluş reçetesi ya da kendi açılarından elzem olarak görüyorlar herhalde. Bu durum da bırakın Türkiye’mizin belki de yeni bir Dünya Harbini geciktirecek hatta bütünüyle engelleyebilecek, Doğuyu ve Batıyı birleştirici jeopolitik özelliğinin bile, içinde Erdoğan olmayan Atatürkçü bir milli görüşle ancak yaşama geçebileceğini anlamış olmayı, hatta aynı Dünya da yaşadıklarının bile farkında olmadıklarını gösteriyor.

 

            16 Ocak günü İBB de bir araya gelen eski ve emekli siyasiler bir arada İmamoğlu’nu kutlayıp onore ederken sanki bir Senato görüntüsü vererek yüreklerimizi hoplattılar. Ayrıca kalıcı ulusumuzun vatandaşı olarak şahsen özlemini çektiğim Senato gerçeğinin önemini, Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin hesabına bir kere daha teyit ettiler.

 

İşte bu olguların hepsini bir araya toplayınca vardığım analiz bana: Bugün içinde olduğumuz bu kaotik durumun nedeni olan mafyaların ve onlarla ortak çalışan bütün siyasilerin hepsini, vaktiyle Hitlerin Yahudilere yaptığı gibi kamplarda tutuklayıp Devlet hizmetinde çalıştırarak, cezalarının sonunda da onları Hitler gibi gaz odalarında kırıma uğratmadan, istidatlı olanlarına yeni meslekler öğreterek cemiyete geri kazandırılmalarına yol açılmalıdır. Bunların dışında kalanlara ise yeni iş yerleri yaratılıp, insan gibi çalışarak yaşayabilmeleri için bir şans daha verilmesi gerektiğini söylüyor.

 

Çünkü insanların asosyal olanlarını bile topluma geri kazandırarak, toplumsal prodüktiviteyi arttırmak, onları ömür boyu içeride çürütmekten veya telef etmekten çok daha fazla avantajlıdır. Belki de bu son şanslarını kendilerine bir onur meselesi yaparak başkalarından çok daha verimli kullanabileceklerdir ki bu da toplumları için bir artı kazanç olacaktır. Mesela Beyaz Sarayı fareler basmış, ne var ki fareler ortada görünmüyorlar, CIA gibi gizli çalışıyorlar. Bizimkilerinse birbirlerini yedikleri söyleniyorsa da diğer bir kısmının ise, topluma zarar vermek üzere her taşın altından fırladığı görülüyor.

 

Hani onlar mı uykuda yoksa bizimkiler mi çok faal, doğrusu buda araştırmaya değer bir konudur dostlar. Hele de arkalarından sandık farelerinin ortaya çıkacağı da bekleniyorsa! Oysa bu kadar patırtıya hiç gerek yoktur. Ülkelerinin çağdaş insanlarının ise tek istediği, seçme ve seçilme haklarını insan gibi kullanarak ülkelerini insanlar için daha yaşanılabilir hale getirmektir. Aslında ülkemizin tek gündemi de budur.

 

Çeşitli hukukçuların ortak tespitleri sonucu anlaşıldığına göre Erdoğan’ın tek başına 6 Nisan’dan sonra seçim kararı alıp ve adaylığını koyabilmesine, anayasaya göre imkân yoktur. Oysa 6 Nisan 2023 den önce bu kararı alırsa, istediği gibi seçimler 6 Nisan itibarıyla yenilenirken kendi adaylığı da geçerli olacaktır. Yani bunun dışında her türlü olasılık, ancak lafı güzaf olacak veya Erdoğan’ın yeni bir anayasa ihlaliyle kendi suç listesini kabartacaktır. Aynı bağlamda bu kararı alabilmesi için de önünde yaklaşık bir aylık süre vardır. Sonrası ise kendi hesabına daha büyük bir hüsran içerecektir. Zira Menderesi falan anımsatmaya çalışmak işe yaramaz. Çünkü 14 Mayıs da millet korusu nasıl olsa hep birlikte kendisine tek ağızdan “yeter artık” marşını söyleyecektir.

 

Erdoğan Başkanlığındaki Türkiye Cumhuriyeti hakkında, eski biatkâr Osmanlı Bedevisi, bugünse Suudi Prensi sıfatlı bir Arap haramzade ‘Türkiye gibi savunmasız ülkelere yardım etmeliyiz’ derken, sağa sola aralıksız kabadayılık taslayan Erdoğan’a bir sormak lazım; acaba buna ne diyecektir? Yoksa kendisi de belki imana gelip gerçeği görerek istifa edip ülkeyi yeni İktidara mı bırakır? Ne var ki bu sorunun havada kalacağı da gün gibi açıktır. Normal vatandaşlarının peynir bile yiyemediği ülkelerinde; içinde en konforlu hastahaneden randevu evine kadar daha akla gelmez sayısız çeşitlemelerin bulunduğu ve bu konfordan da babalarının malı gibi 20 yıldır ucuz ekmek kuyruklarında bile bekleyen halkın sırtından istifade eden, o muhteşem Sarayın müdavimleri, sonunda kendilerini öyle bir noktaya taşıdılar ki şimdi onlara ilk seçimde yol gözüküyor artık.

 

Yalnız Z kuşağı denen AKP dönemi doğumlu, bilhassa da aydın gençlerin hiç birisi, Erdoğan ve İktidarını, bir daha yaşamak istemiyor. Ne var ki bu kuşağın siyasi nitelikli insanlara itimatları, alternatiflerini tanıyamadıklarından dolayı gelişemediği için, kimi seçmelerinin gerektiğini henüz bilmiyorlar ki bu da ileride kendilerini başarıya ulaştıracak özgüvenlerini ve umutlarını kaybetmelerine yol açacaktır.

 

O halde millet ittifakının her şeyden önce, küçük hayatlarında ilk defa seçmen olacak bu gençlere, önce biricik vatanları kurtarılırsa ancak, geleceklerinin de kurtulacağı nedeniyle yapılmak zorunda olanları, bizatihi anlayacakları dilden ve yemin ederek, eksiksiz anlatıp onları ikna etmeleri gerekiyor. Bunu yaparken de halk ittifakı birliği gibi 6 farklı programı olan Parti tarafından oluşan bir birliğin, güncel dünya siyasa tarihinin bile bir ilki olacağının, gençlerimizin kafalarına bilhassa yerleştirilmesi, onların kimliklerini oluşturacak özgüvenlerinin güçlenmesi ve Türkiye’mizin geleceği adına büyük önem taşıyor.

 

24 Ocakta 30’cu anma günü anısına yapılan birlikteliğe;  “Sakıncalı Piyade” ve büyük VATANSEVER Uğur Mumcu’ya bütün duyargalarımızla rahmetler okuyarak bizde kalplerimizle iştirak ettik. Ve bağlamında bugün aynı nedenle toprak mekânlarında yatan diğer bütün değerli vatan evlatlarımızı da anımsayıp yüreklerimizi sızlatmak, inanın ki bize yeni bir güç ve umut verdi.

 

Yalnız bütün milli değerli, aydınlık canları telef edenlerin hesaplarının sorulmadığına bakılınca da bütün cinayetlerin, emperyalist özlemi ve BOP projesinin devamı olan İslam Türkiye’si Paradoksuna ayarlı olduğu ortaya çıkıyor. Bu nedenle de seçimlerde Atatürkçü, liyakat ve ahde vefa sahibi olanların intihap edilmesinin önemi, bir kere daha yadsınamıyor. Ve bütün acılara rağmen, Atatürk’ün kimliğine bizim de sahip olmamız, bilin ki gururumuzu bir anda ikiye katlıyor ve Atatürk gibi düşünerek nasıl olsa bütün sıkıntılarımızdan da kurtulacağımızı çok iyi biliyoruz.

 

Aynı paralelde 6’lı masanın adayını (ki muhtemelen Kılıçdaroğlu olacak) açıklamak için adayın kendi güvenliği açısından da YASAL olan en son tarihin seçilmesi, her bakımdan ve adayın resmileşmesi de esas alınınca en doğru tercihtir. Çünkü adaya tertiplenecek herhangi bir ağır cezai müdahale de, ortalık iyice karışacak hele de YSK anayasa ihlaline rağmen Erdoğan’ın 3. Adaylığına onay verirse, mevcut İktidar çok daha içinden çıkılamaz bir duruma düşecektir. Çünkü bu suçların telafisi ise asla mümkün olmayacağından, bunun hesabını verebilmeleri, uluslararası dâhilinde bile mümkün olamayacaktır. Şayet Erdoğan akıllı bir siyasetçiyse, önce Parlamentoyu iptal edip erken seçimi resmileştirir sonra da istifa ederek, yerine durumu müsait başka bir Partiliyi aday yapar ve seçimde o adayın kendisinden daha fazla oy alabileceğine kendisi de şahit olurken, yeni bir anayasa ihlal suçu işlemekten de kurtulmuş olur. Lakin bu dahi yeni bir dönem hesapları için yeterli olmayacaktır.

 

Millet ittifakının son toplantısından sonra açıklanan icraat planı tetkik edildiğinde, Atatürk devrimlerinin ve Cumhuriyetin sahip olduğu bütün ilkelerin, güncel revizyonlarla yenilenecek olduğu ve bunun sonuna kadar uygulanması için gereken kararlığın da gösterileceği derhal anlaşılıyor. Bu tebliği, bütün vatan evlatlarımızın okuması temennisiyle bize, vatanımıza hayırlı olmasını dilemekten ve artık sonuna kadar birlikte yürümekten başka da bir şey kalmıyor. Yalnız ‘Erdoğan’ın adaylığının önünde hiçbir engel yoktur’ diyen tarafgir Şentop’a hatırlatma yapmak gerekiyor. Ki ‘biz böyle düşündük; ama anayasaya bu yazılmadı’ gerekçesiyle, anayasa değişmiş olmuyor. Düşündüğünün olabilmesi için de seçimleri 6 Nisan öncesine alması gerekiyor.

 

Ortak Politikalar metninin açıklandığı salona bakıldığında, büyük mekânın Türkiye’mizin en akıllı, dolayısıyla da vatansever (ki vatan sevgisi, vatandaş olmanın ilk şartıdır) ve aydın insanları tarafından sımsıkı dolu olduğu görülüyordu. Millet İttifakının bu genel toplantısı, 21 yıllık tek adam Cumhuriyetinin sonunda, millete verilen vaatler kapsamında bir aidiyet ve tarihe geçen kayıtlarıyla, toplum önünde Millet İttifakı hesabına bir anayasa yemini olarak yer almış oluyordu. Ve bunun sonunda da millet halinde tekrar anlamış oluyorduk ki Atatürk gibi düşünmek vaat edildiği gibi Devlet politikası haline getirilirse; istiklal dönemi Cumhuriyeti güncelleştirilerek tekrar ayağa kaldırılmış olacaktır. O halde şimdiden hepimize kutlu olsun…

                                

                            Serendip Altındal

 

Özün Kişiliğindir...

Özün Kişiliğinin Aynasıdır (Eski makaleler)

serendipaltindal02.blogspot.com

serendipaltindal94@gmail.com

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YALANLAR ÖLÜMLÜDÜR..

                                                                                                        15.12.2024                  ...