Lozan antlaşması yapılırken, haklarını
saldırgan emperyalistten söke söke alan Türkiye Cumhuriyet’i, İstiklal Savaşı sonrasında
Devletinin kazanmış olduğu bütün hak ve esaslar, yeni mübadelelere ve
emperyalist antlaşmalara da gerekçe aranmadan, diğer bütün ulus Devletlerin ebedi
milli bütünlük haklarıyla aynı bileşkede ve herhangi Devletler üstü bir
konsorsiyuma ihtiyaç olmadan tamamen tarafsız, yeniden evrenselleştirilmelidir.
Ve süresi biten Lozan antlaşmasının orasıyla, burasıyla artık uğraşılmamalıdır.
Çünkü
Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık meselesi artık kapanmıştır. Konsorsiyumdan
anladığımız ise bundan sonra bugün birçok kalkınmış ulus Devletin üstünde yer
alan çok uluslu Şirketlerin yeni bir Dünya harbinin de nedeni olacakları ve artık
yeni bir Dünya savaşının da son sözü söyleyecek olduğu için kullandığım bir
kavramdır.
Ki
bu kaçınılamaz durum asla göz ardı edilmemelidir. Bu bağlamda başımızdaki
Lozan’ı bile tanımayan müstevli İktidardan kurtulurken, Lozan sonrası yeni
milli bekamızın esaslarını da perçinlemek zorunda olduğumuz yeni bir yıla
girdiğimizi de asla aklımızdan çıkarmayalım. Ve bilelim ki ülkemize çeşitli
manevralarla sokulan AB & USA Lejyoneri 13 milyon sığınmacı nitelikli göçmeni,
seçimlerden sonra AKP İktidarda olmasa dahi BOP projesi bağlamında, ileride yine
kullanılmak üzere hem de maliyetleriyle birlikte sahiplenmemizin de
yasallaştırılmaya çalışılacağıdır.
Ayrıca
Lozan antlaşmasından sonra Lozan yaftalı yeni bir Sevr antlaşması bize yutturulamamalıdır.
Bizi bölmeye kalkanlarsa milli beka gereğimiz olan yukarıdaki Lozan sonrası
yeni Türkiye haritasını da artık duvarlarına asmalıdırlar. Aynı bağlamda, Prof.
Dr. Anıl Çeçen’in “Mübadilleriyle
Ulus Devlet - Sığınmacılarıyla Federasyon” başlıklı makalesi dikkatle
okunmalıdır. Bunları konuşurken, elbette her türlü egosantrik yaklaşımları
unutup, particiliği bir kenara koymalıyız. Hep birlikte halk ittifakı
çizgisinde, acilen ihtiyacımız olan bütün devrimsel yapılanmaları
gerçekleştirecek ve yeni Cumhurbaşkanı adayının tecrübe ve liyakatinde derhal mutabakat
sağlayacak bir 6’lı masa dik duruşunun artık sadece hedefe odaklanmasının, tek hedefimiz
olması gerektiğini tekrar herkese hatırlatmak istiyorum.
Bir
Ülkü Ocakları yöneticisi ve aynı zamanda sevilen bir doçent ve iki küçük kız
evlat babası olan Sinan Ateş’in öldürülmesi, Cumhur ittifakının duyarsız ve
tutarsız davranışlarıyla, kitleleri sokağa dökerek ülkeyi seçimler öncesi, bir
OHAL zorlamasına taşımaya çalışan birilerinin yeni bir manevrası olduğu çok
açıktır. Bakalım daha ne pis işlere tevessül edilecek, ne melun hilelere bulaşacaklardır.
Aynı bağlamda, Cumhur ittifakına da karşı olan Sinan Ateş’in bilinçli olarak
emperyalist mafya tarafından öldürülmediğini de kim söyleyebilir?
Demek
oluyor ki sözde Erdoğan’la ilgisi olmayan emperyalist parmağının, işin içinde
olduğu ve daha da olacağı görülen resimden belli oluyor. Asla doldurmuşa
gelmemeli ve seçimlerin en son dakikasına kadar da hedeften şaşmamalı ve her
şeyi süpürüp temizleyecek olan millet selini kendi akışına bırakmalıdır.
Altılar 10’cu toplantılarını da 9 saatte tamamlayarak, beklenen sona doğru bir
adım daha yaklaştılar. Ve bu toplantının sonunda, 6 liderin her konuda tam bir
mutabakat içinde oldukları bir kere daha ortaya çıktı. Yalnız 6’lı ittifakı
yolundan saptıracak dokunuşlar bizatihi halk ittifakının içinde mevcut dahi olsa,
akan selin altında farkındalık yaratmayacaktır.
Yani
altılar içine Truva atı bile sokmuş olsalar, eski camlar bardak olduğu için
artık millet yemiyor. İlaveten Erdoğan’ın ayrışımcı konuşmaları, Bahçeli’nin
kışkırtıcı hezeyanları seçimler öncesi bir iç çatışma yaratarak OHAL disiplini altında
yapılacak acil bir seçimle milleti eski seçimlerde olduğu gibi yeniden oldubittiyle
keten pereye düşürecek bir ortam oluşturarak, şapkadan yine bir Erdoğan çıkartmanın
peşinde olduklarını da ortaya koyuyor. O halde bütün bu oligarşik oyunları görmezden
gelip hala altılı masada çatlak var diyen karartmacılar bir kere daha çatlasın.
Ve
bilinsin ki gülmeyi unutanları bile güldüren acayip cezalar ki mesela mimiğe
bir de esprinin bindirilmesi gibi, ayrıca tutarsız kışkırtmalar, saçma kararlar
ve uzatmalı yıldırma operasyonlarıyla AKP İktidarı, zaten kendisini seçim
öncesi meflûç hale getirmiş ve küllen gidişini yedi düvele şimdiden ilan
etmiştir. Bir açmaza daha değinmek gerekirse; EYT işlemlerinin acilen
bitirileceğini söyleyen Erdoğan ve avenesi, daha önceden de beklendiği gibi
şimdi para basarak da bu işin altından kalkamayacaklarını anladıkları için, tahakkuk
eden EYT ödemelerini, kendilerinden sonra gelecek Halk İktidarının üstüne
yıkacaklarını gösteriyor. Yalnız bu durumda, 6’lı masanın AKP atığı ekonomik
enkazı taşıma sorununu nasıl çözebileceği de özellikle açıklık kazanmak zorundadır.
6
Ocak günü İstanbul Belediyesinin Bostancı-Dudullu Metro hattının açılış
töreninde, İmamoğlu’nun açılış konuşmasından sonra 6’lı masa liderlerinin,
teyit, tespit ve bütün birlikteliklerini en iyi temennileriyle ortaya güller
gibi serpiştirdikleri konuşmalarını, o dar alanı tamamıyla dolduran, çok daha
fazlasının da alan dışında toplandığı İstanbullular, canı yürekten coşkuyla alkışladılar.
Ve seçimlere ne kadar özlemle hazırlıklı olduklarını, tüm aynı mekânda bulanamayan
bütün diğer vatandaşlarımızı temsilen de açık seçik bütün Dünyaya tekrar gösterdiler.
Şimdi
de HDP kendi adayıyla seçimlere girecekmiş. Bak sen şu işe, o da şayet
kapanmazsa tabi. Ne var ki milli ittifak, başta Kılıçdaroğlu olmak üzere kendi ulusunun
adaylarını bırakıp Amerikancı Federasyon misyoneri HDP adayının, Erdoğan’a
tercih edilmesinin arkasına mı sığınacak şimdi, bu çarpıntıdan mı medet umacak yani.
Hadi canım geçiniz! Ve diyoruz ki; biz her zaman bize yeteriz, evvel Allah.
2023 seçim sonuçları da bunun esasen tarihte yine bir yeni ve uluslararası görsel
şöleni, yazılı bir belgeseli olacaktır. Hiç şüpheniz olmasın. Ne var ki 6’lı
masanın daha fazla gecikmeden, ortak Cumhur adayı seçimi ile birlikte, önce de
Türkiye Cumhuriyeti milli birliği bağlamında hiçbir ihtilafa neden bırakmadan, milli
mutabakat protokolü ve yol haritasını da bir an önce tek ağızdan ve eksiksiz açıklaması
gerekçesiyle.
Serendip
Altındal
Özün
Kişiliğinin Aynasıdır (Eski makaleler)
serendipaltindal02.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder