Blog Arşivi

15 Kasım 2022 Salı

İKTİDAR YOLU..

 


            Artık plansız Bedeviler kampına resmen giriş yapmış haleti içindeki bir AKP İktidarından, bundan sonra ne olur? Bu soruya da cevap güncelimizin ışığında, önce İktidarı biter demek olurdu elbet. Lakin nasıl biter? 2023 yılı Erdoğan fantezilerinin hüsrana dönüştüğü bu günlerde, önce İktidarlarını, arkalarından lanetlenmemek için nasıl bırakmaları gerektiğinin hesabının yapılması gerektiğini de çok etraflı düşünmek zorundadırlar. Çünkü Dünyanın en itici, yüz karası istatistiklerinde liste başlarında yer alma başarılarını yakaladıklarına göre, geriden başarılıdırlar da kendilerine göre.

 

Yalnız bizi ilk önce ilgilendirmesi gereken, bu acılı grafiklerin en acısı olarak, Türkiye’de uyuşturucunun artık 10 yaşındaki sübyanlarımızın bile erişim alanına düşürüldüğü ve Türkiye’nin Dünya uyuşturucu grafiğinde, İktidarın kara para trafiğinin yaratıcısı olma başarısıyla, bugün maalesef liste başı olduğudur. Hala ülkesini, uluslararası uyuşturucu Mafyalarının ortak pazarı yapmış böyle bir İktidara rey verilirse, bunu yapanların kimler olabileceğine de empati oluşturunca, böylelerine artık vatandaş diyebilir misiniz? Çünkü yetişmekte olan yavrularımızın bile insanlıklarını bitirenlere destek çıkanların, Türkiye vatandaşları olmadığı ve olamayacağı o kadar açıktır ki. Mesela aşağıdaki, normal insandan bomba yaratan Metamfetamin Narkotik Büro raporu, vahim durumu esasen ortaya koymaktadır.

             


 

 Mahir Ünal söyledikleriyle gerçekte baltayı taşa vurdu; ama acaba ondan, milletin önünde yeni bir Atatürk şovu yapmak üzere, böyle bir konuşma yapması mı istenmişti? Oyun kurucuları tanıyınca, bunu da mümkün görüyor doğrusu insan. Netice de sonuç, Ünal’ın sözde istifalı tasfiyesi oldu. Yalnız Mahir Ünal sonradan Cumhuriyet kutlaması ve Türkçemiz üzerine söylediği olumlu sözleriyle, sanki bütün Cumhuriyetçi ve Atatürkçülerden adeta af diledi mealinde, böyle bir rüzgâr da estirmedi değil hani. Artık yorum sizindir.

 

Şimdi hal bu ise aslında Soylunun, Erdoğan’ın yeni üslubuna aşırı zarar vermekte olduğu için, Mahir Ünal gibi acele tasfiye edilmesi, Erdoğan’ın seçimler için oluşturmaya çalıştığı çakma Cumhuriyetçi imajı için elzem hale gelmiştir. Yalnız bu yeni imaj meselesinde unuttuğu veya yanlış yorumladığı ise Türkiye’nin resesyona değil; ama sayelerinde bir depresyona girdiğinin kesin olduğudur. Çünkü Resesyon ancak doğru idare edilen kalkınmış ülkeler (dış güçler) için gerçek anlamını taşır.

 

Kılıçdaroğlu’nun USA dan sonra AB Devletlerini ziyareti, Atatürk Cumhuriyetinin Doğu ve Batı Devletleri arasında yeniden sağlam bir köprü olmasında, jeopolitik avantajlarına ve Atatürk Türkiye’sine yakışan bir doğru yol projesidir. İlk önce de komşularla saldırmazlık ve ekonomik mübadeleler bağlamında yapılacak antlaşmalarla yola devam edileceği açıktır. Sonrasında da ülkemizi; iki cepheyi bir Dünya barışında buluşturmak üzere evrensel bir sorumluluk ve milli bağımsızlıkla yeniden kalkınmış ülkeler safına çıkarmak olacaktır.

 

Ne var ki ilahi güçlerin yardımından önce, engel olabilecek bütün sivri dikenlerin budanarak bu yolun açılması bağlamında, Dünyevi insan gücü olan milletinin, Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının arkasında durmasının, yeni İktidar bileşkesinin ve beraberindeki evrensel Dünya sulhu için asla yadsınamaz bir ihtiyaç olduğudur. Çünkü bu yolun 6 okuyla, kalkınma hedefleri olan Dünya Devletlerinin, derhal bağrına basacağı yeni bir Atatürk yolu olacağı da asla unutulmamalıdır.

 

Ayrıca Devlet yönetimi bir yap boz oyunu değildir. Daha önce bütün planlamaların ve nihayetinde gerekli bütün kamu, tarım, bilimsel sanayi, iç/dış ticaret, çevre ve milli habitat yatırımlarının milleti ezmeden, altından kalkılabileceği bir ortama getirilmesi zorunlu olan bir siyasi işlemler bütünüdür. Böyle olunca, Türkiye’mizin bugün yere atılmış ve ayaklar altında ezilmekte olan ekonomik resmine bakılınca da Kılıçdaroğlu’nun milletine söz verdiği gibi yeni Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve dış ilişkiler bağlamında yapılacak ortak çalışmaların programını, milletine açıklayacağı Kasım 2022 sonu beklenmelidir.

 

Karınca ile Ağustos böceği ilişkisi bizde şöyle bir algı daha uyandırıyor; karınca bitmek bilmeyen Ağustos marşlarını dinlerken aşka gelip daha fazla çalışarak, kışlık gıda stoklarını fazlalaştırıyor. Bu da bizim başarısız AKP İktidarıyla düştüğümüz çukurun içinden çıkılması için gereken azim ve kararlılığımızı sağlayan, bir can suyu etkisi sağlıyor aslında. Yani AKP ifrazatı, biriken pislikten kurtulmak için gerekli olacak enerjiyi veriyor Millete işin gerçeğinde.

 

Öyle ya çevreyi temizlemek üzere önce çöplerin atılmış olması gerekmez mi? Hele de 20 yıldır biriken pisliğin temizlenmesi içinse, vakit çoktan gelmiştir artık. Lakin insan denen şeytan/tanrı, dünyevi olan her şeyi yaratmaya ve yok etmeye muktedir olan tek yaratıktır. Ne var ki bazı insanlar, kendilerini olduklarından fazla önemserler. İşte insanoğlunun en büyük problemi de budur aslında. Bu bağlamda da ortak ve birlikte, karar vermek insanlığın devamı için de vazgeçilmez olandır.

 

Yandaş pozundaki ve istenen kurgulu kararlara imza atan bazı Hâkim ve Savcılar, asla unutmasınlar ki şerefli görevlerinin temsilcisi olarak kalabilmeleri için, çakma kararları uygulayarak hak yolundan ayrılmamalıdırlar. Aksi halde, İktidar değişikliğinde meslek şereflerini kaybederek devriklerle birlikte yok olacaklardır. Ayrıca muhalefetin bazı isimlerine de sormak gerekirse; cübbeliler, takkeliler vs. gibi bazı devrini çoktan yitirmiş birtakım insancıkları, nasıl ciddiye alıp onlara laf yetiştirmeye kalkarlar ki anlaşılır gibi değildir.

 

Osmanlının kuruttuğu vatan toprağını yeniden yeşerten yüce Atatürk’ü, 10 Kasım’da yeşerttiği toprağa, her yıl olduğu gibi yine rahmetlerle ektik. Ki yeni seneye tekrar yeşersin diye. Anıt Kabir veya içinde uyuduğu lahit mezarı ise bu durumu sadece sembolize ediyor. Yüce Rahmetli de bir hibrit araç gibi kendi enerjisini üreterek, yoluna devam ediyor. Esasen bu özelliği ile de bütün Dünya liderlerinden ne kadar farklı ve erişilmez olduğunu her sene bir kere daha arşivliyor. Ve birileri, 84 yılın sonunda da gözü yaşlı milletinin önünde, sap(!) gibi onu anmaya devam etmek mecburiyetinde kalıyorlar. Ne ki özellikle Osmanlı tarihi dizilerinin arka arkaya yapıldığı ülkemizde, esasımız olan ve bizi biz yapan İstiklal dönemini, NUTUK doğruluğunda bütün açılarıyla ortaya koyan ve gençlerimize Atatürk’le yaşadığımız İstiklal tarihini öğretecek olan bir dizinin eksikliğini maalesef yaşamaya devam ediyoruz.

 

Ahmakça ve çocuksu bile olamayan bir gerekçeyle açılan İmamoğlu davası, aslında yargı Hakiminin kendi davasıydı, çünkü hiçbir tarafsız Hâkim böyle bir davayı kabul dahi etmezdi. Ve bu davada hem kendini hem de çoğunluğun seçtiği bir davalıyı aklamak durumunda olduğunu, muhtemelen düşününce de davayı ileri bir tarihe ertelemek için gerekçeli bir karar verilmeliydi. Bu düşüncemi dava gününden önce eşime de söylemiştim.

 

Yalnız beraat kararı verilemeyecekse, nihai karar verme gününün seçim sonuna kadar tehir edilmesi, bu ikili davanın aslında lehine olacaktır, vurgusunu da yapmak zorundayım. Aynı bağlamda Türkiye’de yargının bu kadar bozulup tamamen İktidarın kontrolü altına alınması, aslında yarın İktidar olacak muhalefete, bugünkü İktidarı anayasayı revize etmeden önce, tamamen kendi paket yasalarına uyularak zahmetsizce elimine etmesinin de hakkını veriyor.

 

Şaşkın bir Suriye uyruklu Beyoğlu bombacısı, seçimlere kadar daha birçok olaya alet olacaklarını da ortaya koyarak; ülkemizdeki yabancıların yayılmasına ve bağlamında radikal bir yabancı düşmanlığına dönüşmesine yol açılmaması için, bir an önce yasayla müdahil olunmasını artık zorunla hale getirmiştir. Çünkü bu mesele önce ve doğrudan milli bekamızı ilgilendirdiğinden; aksi halde İktidarın seçimlerden önce değişecek olması da muhtemelen yadsınamayacaktır.

 

14 Kasım günü altılı masanın 8. olağan randevu sonuçları, en başından itibaren verilen beyanların, vaatlerin ve tüm siyasi ilkelerin daha da pekiştirilerek imzalandığı bir ortaklığın teyidi olmaktan öte bir siyasi geleceğin, görüş ve inanç birlikteliğiyle çok daha sağlam temeller üstüne oturtulduğunu, bütün dost ve düşmanlara karşı tavizsiz teyit eden ve umut veren bir kararlılığın son göstergesi oldu. Ve aynı bağlamda Kılıçdaroğlu’nun daha önce, Kasım sonunu bekleyin diyerek bütün kararların kamuya açıklanacağı, ki buna muhtemelen yeni Hükümet taslağı ve Cumhurbaşkanı adaylığı da dahil olmak üzere; bir kere daha anlaşılmış oldu…

                                                                                   Serendip Altındal

Özün Kişiliğindir...

Özün Kişiliğinin Aynasıdır (Eski makaleler)

serendipaltindal02.blogspot.com

serendipaltindal94@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YALANLAR ÖLÜMLÜDÜR..

                                                                                                        15.12.2024                  ...