Kılıçdaroğlu’nun
Cumhurbaşkanlığı adaylığına muhalif olan hem de aynı muhalefetin içinden olan ismi
lazım olmayan kendinden menkul birisini Akşener’in, birliğimizi manipüle ederek
bozmaya kalkanlara asla fırsat vermeyeceğiz, diyerek adeta bunu yapana al
pisliğini geri diyerek çok açık bir cevap verdi. Ayrıca Esad’da Erdoğan’la konuşmayı
kabul etmeyerek, seçimden sonra yeni Hükümeti muhatap alacağını ifadelendirerek,
Erdoğan’ın seçim propagandasıyla işinin olamayacağını, bir kere daha gösterdi.
İkinci yüzyıl
vizyonunu dinledikten sonra kendi adıma ilk vardığım sonuç, Cumhuriyetin kuruluş
döneminde sorunumuz olmayan; ama yaşadığımız dönemde artık çözmek zorunda
olduğumuz bir ana problem olması nedeniyle, CHP’nin bayrağına sekizinci bir ok olarak
temiz enerji ilkesini de eklemek zorunda olduğumuzdur. Yalnız programı HALK TV
de izlerken, araya dış konuşmalar sokup, konuşmacıyı kesen işgüzarların hem konuşmacıya
hem de milyonlarca izleyiciye karşı yaptıkları saygısızlığı, aslında RTÜRK ‘ün
cezalandırması (!) gerekir diye de düşündüm doğrusu.
Lakin sonuçta anladık
ki ülkemizde popülist yaratma dönemi biterken, liyakatli bir sosyal Devlet ve
20 yıllık kayıplarımızı katıyla geri alacağımız bir sistemi kurma dönemi, yeni
Hükümetle birlikte başlayacaktır artık. Bu esasen yeni Hükümetin topluma, bu bizim
bir sahne gösterimiz değil; ama vizyonumuz ve aynı bileşkede misyonumuzdur mesajının
da ifadesiydi.
Kılıçdaroğlu’nun (ben) kipiyle
konuşması aslında her satırı bir ant olan konuşmasını, temsil ettiği masa adına
haklı olarak kullanmak istemediğindendir. Çünkü bütün masa ortakları benzer; ama
ant niteliği taşıyan açıklamalarını, kendi adlarına mahsuben birer birer yapmak
zorundadırlar ki birlik paktı yaşayabilsin. Bir bölgede toplumun bilimsel çoğunluğu,
epistemolojik hesaplarla ülkenin yoksulluğuna ve kalkınan geleceğine çareler
arıyor ve yeni bir sistem resmi çiziyorken, bir yediğini bir daha yemeyen ülkenin
yoksulluğundan sorumlu tuzu kuru bir ekip, Urfalarda gazeller çatıyor ve son
günlerini türkülerle geçiriyordu.
Türk iş adamları
toplantısında bütün iştirakçiler, ülkemizin geleceği hakkında Pozitif mesajlar
verdiler. Bu bağlamda geleceğin olmazsa olmazı olarak kabul edilen yeşil enerji,
CHP’nin ikinci yüzyıl vizyonu takdiminde de belirtildiği gibi bizimde kalkınma
gerçeğimiz ve nedenimiz olacaktır. Aynı bağlamda 2023 yılı seçim sonrası,
ülkemiz için yeni bir milat başlangıcı olarak da kabul edilebilir.
Anlaşıldığına göre de cumhuriyetimizin Atatürk vizyonu doğrultusunda yeniden
yapılanması sağlanacaktır. Bu arada Sayın Karayalçın’ın, oluşacak yeni koalisyona
bilhassa da yeni Cumhurbaşkanının 6 eşgüdümlü yardımcısı olacağı nedeniyle
tavsiye ettiği, altılar arasında protokol yapılması teklifi asla
yadsınmamalıdır. Ki bu nedenle arada bir sürtüşme olmasının da önüne geçilecektir.
Kurucu meclise çapulcular girince,
gördüklerinizden başka sahneler göremezsiniz. Herif parmağına yüzük görünümlü muşta
takarsa ister tek parmağına ister beş parmağına takmış olsun, muşta silahtır ve
öldürücüdür. Ve vurduğu adamcağızı ölüm halinde hastanelik yapınca, bunun
açıklaması da öldürmeye teşebbüs ve karşılığında ağır cezada yargılanmaktan başka
türlü de izah edilemez. Hele bu görüntüler vekil kılıklı liyakatsiz AKP
müstahdemleri tarafından sahneye konuyorsa, durum İktidar cephesinde sakat olmaktan
öte vahimdir. Yalnız açık resim analiz edildiğinde, işinin bittiğini iyice
benimsemiş olan AKP İktidarının, artık benden sonra tufan demeye hazırlandığı
da görülüyor. Seçimler arifesinde millet bunları unutmasın yeter. Bilmiyorum
başka da ne denebilir ki.
Elbette anımsatmadan geçemeyiz;
henüz bebekleriyle oynayan altı yaşındaki bir küçük kızımızın, oynarken alınıp ne
olduğu belirsiz babası yaşındaki bir Âdem dışkısının yatağına, hem de kendi babası
tarafından atılması, acaba hepimizin yaratıcı anası olan aziz kadın türüne reva
mıdır? Oysa bu bir oğlan çocuğu da olabilirdi, ki bu bağlamda da sayısız örnek
vardır takiyesi çarpılası malum tekkelerde. Bizatihi vurgulamak gerekirse; bu
tartışılamaz insanlık dışı ağır hak ihlali, kadın hakları yasalarından önce,
çocuk hakları yasalarının asla vazgeçilemez ağır cezai müddeilerini ilgilendirmesini
gerektirir, ki o da bu yasalar, her büyük Devlette işlemesi gerektiği gibi ülkemizde
de işliyorlarsa şüphesiz.
Öyleyse insan denen varlıkla asla
özdeş olmayan bu durumları hiç sorgulamamak ise acaba insanlığa reva mıdır? Gerçek
İslam ile ilgisi olmayan böylesi tefsirlerin, Opus dei maaşlı tarikat İmamlarının
güdümündeki bölüştürücü cemaatler (fırkalar) aracılığıyla, uluslararası İslam düşmanlığını
arttırmak üzere yapıldığı açıktır. Buna rağmen işte tam da burada, yokluğunuzda
onların da başına gelebilecek kendi çocuklarınıza empati oluşturmanızı, inanın
bütün samimiyetimle diliyorum.
Anayasallaştırılmak istenen; her
istediğin şekilde giyinebilirsin konusu şayet anayasayla yasallaştırılırsa ilerde
büyük sorunlara yol açabilir. Çünkü farklı inançlara farklı ülkelerde rastlanırken,
anayasayla bu iş yapılırsa, laik ülkemizde herkes peçesinden, burkasına,
takkesine, sarığına vs. kadar her şeyi taşıyabilir, bu durumun ülkemizi bölmek
isteyenlerin (emperyalistin) iştahını kabartan vahim sonuçlarını, yorumlarınıza
bırakıyorum. Bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun ilk teklif ettiği biçimde anayasaya
dokunmadan sadece baş örtüsü yasallaştırılırsa bunun ileride çıkacak büyük
sorunları önleyeceğini düşünüyorum. Ki bu da tarikatları himaye eden Erdoğan
Hükümetinin işine gelmiyor anlaşılan.
Sözün özü dersek; güncel bir insan gibi
insan olmanın ve sonuna kadar da öyle kalabilmenin tek şartı, önce vatan, sonra
da ulus, sosyal adalet, sağlık, bağımsızlık, kalkınma ve bütün olmazsa
olmazları, yedi ok çerçevesinde Türk’ün Cumhuriyet bayrağına yerleştirerek anayasallaştırmış
olan Atatürkçülüğü ve ona olan yerleşik ahde vefayı kendine liyakat yapmış
olmaktır.
Serendip Altındal
Özün Kişiliğinin Aynasıdır
(Eski makaleler)
serendipaltindal02.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder